Ana içeriğe atla

Şans ve Şanssızlık Ne? Var mı Böyle Bir Şey?

Şans ve Şanssızlık Var mı ki?
 Yaşamımızda olup bitenlere bakarsak, gerçekten farkındalık kazanarak inceler , sorgularsak aklımızdan, yüreğimizden etkili şekilde geçirdiklerimizin  başımıza geldiğini keşfederiz.
  Kontrolümüz dışında olan pek çok şey var. Seçimler hep var, her an seçim yapıyoruz ve yön veriyoruz. Kontrol edebildiklerimiz ve edemediklerimiz  yollarımız üzerinde meydana geliyor, süreci yaşıyor, süreç içerisinde gelişiyor öğreniyor, fark ediyor, deneyim kazanıyor ve sonuçlar alıyoruz.
  Düşüncelerimizi, inançlarımızı, kimin cümlelerinden, fikirlerinden inançlarından etkilenip etkilenmemeyi biz seçiyoruz.
   Şans var mı? Şanssızlık var mı? Bunu çok düşünüyorum ve bence herkes düşünmeli.Şans ve şans faktörü eğer bir faktör ve etkene bağlıysa bunu biz  insanlar mı uydurduk.Yojss hakikaten bağlı mı bir şeylere?
    Fizik, kimya, matematik, ilahi kurallar şansa bağlı gerçekleşmiyor. Sebep, neden, oluşum faktörü, süreç ve sonuç var. Şans diyor mu? ."Şu, şu şans varsa olur yoksa olur mu "diyor?
  Amerika, Avrupa,  Türkiye, Japonya,..'da  doğan çocuk şanslı, Ortadoğu 'da doğan şanssız mı? Zenci, siyah renkli doğan diğerlerine göre şanssız mı? Zengin ailenin çocuğu olarak doğan şanslı diğerleri şanssız mı?..........
    Dünyada, Türkiye' de sayılı okulları bitiren, etkin çevresi olan, şanslı  olmayan şanssız diye bir yargı var. Bunu bizler oluşturduk. Birileri iş ve özel yaşamda, "şunlara sahipsen şanslısın değilsen şanssızsın" demiş, diyor.Bunları  elinde var etmemiş olan, sahip olmayan, " ben şanslı değilim, keşke bende de olsa o şans, olsaydı"diyor" ......................,.........,..................................... Niye? Neden? Bunun bilimsel ispatı mı var? Bu bir kural, kaide mi? Bu benzer şekilde tırnak içinde şans, fırsat diye ifade edilen, formüle edilen şeyler biz insanların düşüncesi, zihninin eseri değil mi? Böyle yapınca hem kendimizi hem de ötekilerini katagorize , sınırlar içine hapsetmiş olmuyor muyuz?Kendi kendimize ve birilerinin bize koyduğu engeller değil mi?  "Sen yapamazsın, değilsen, yapabilirsin, sahipsen" dedikleri şeyler gerçek mi? Engel olmayan, olmaması söz konusu bile olmayacak, belki hiç bike yaşamadan böyle engelimi var mış gibi yolculuğa başlıyor, adım atmıyor ya da yarın yamalak bir şeylerle, güvensizlik le eyleme geçiyoruz. İnanmayacak, attığımız adıma inanmadan yapılan şeyin nasıl bir olumlu, etkin, zengin dönüşü olabilir. Burada neye inandıysak onu yaratıyoruz. Sonra da "Yaptım olmadı, ben de ne gezer şans,.." gibi cümlelerle neyi kendimize çekeceğimiz sanıyoruz. Tabiki olmasını istediğimiz şey in tersini yani asıl enerjiyi yüklediğimiz oluşumu, sonucu çekeriz. Sonra "nasip kısmet" der çıkarız işin içinden. Eeeeeeee, burada şimdi şans ne, şanssızlık ne? Suçlu ne? Etken ne? Keşif, farkındalık bu noktada.
    Şans ne? Şanssızlık ne?Kim belirledi? Kim söyledi?
    Ruhsal gelişim açısında, din açısından tekamül, tefekkür diyoruz.Bilimsel açıdan baktığımızda fizik, matematik  kurallarına göre yürüdüğünü belirtiyoruz. Her şeyin ilahi kurallar, ilahi nizam içinde yürüdüğünü gözemliyorsak , fark ediyorsak, keşfediyorsak, inanıyorsak bu "şans, şanssızlık" neye göre, kime göre?İlahi nizamda, fizikte, matematikte, kimyada  şans faktörü bulunmuyor peki biz kendi yaşantımızda niye şans diyoruz, şanssızlık diyoruz?
   Yağmurun yağması şans işi mi, karın yağması, dolunun yağması güneşin batması, ayın ışıması şans işimi? Sabah kuşun ötmesi şansla ilgili mi? Yaşamın içinde tüm fizik, kimya, matematik, evrenin düzeni olması gereken oluşum koşulları içinde oluyor ve şansa bağlı değilse bizler "şans" olayını nereden çıkardık? Kim inandırdı bizi şanslı olduğumuza? Kim inandırdı bizi şanslı olmadığımıza? Kim inandırdı bizi, "şunlara şunlara sahipsen şanslı olursun, sahip olmazsan olmazsın" diye.
   Şans var mı? Bilimsel, ruhsal, ilahi anlamda her şey bir oluşum,sonsuz olasılık dahilinde ve gerekli koşullar sebep, neden ilişkisi ne dayalı ise bu ne şans denen şey? Kim belirliyor? Kim adını koymuş? Biz insanların mutsuz olmasının yolu değil mi aslında bir şeylere göre, önceden belirlenmiş şeylere göre ve bu birilerinin iki dudağı arasında çizilmiş şeyler o zaman neden inanıyoruz şanssız olduğumuza, şanslı olduğumuza? Gerçek ne?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendine Hak Gördüğünü Başkasına da Hak Görüyor musun?

     Bencil olmak !Bu hepinizden var.Kimse ben bencil değilim demesin.Hepimizde var bencillik.Bencillikten biri, önce ben sonra sen denen olumlu bencillik.İkincisi,sadece ben ve hiçbir zaman diğeri denmeyen olumsuz bencillik.Sanırım bu iki alanda kendimizi mutlaka göreceğiz.Hangi alanda olduğumuzu farkedeceğiz.    Herkesin kendisine şunu sormasını isterim:"ben kendim için bunu şunu istiyorum ,peki bunu en yakınlarımdan başlayıp hiç bilmediğim insanlara kadar isteyebiliyor muyum"diye.Kendimiz için her istediğimiz bir başkası için ihtiyaç,arzu,mutluluk,huzur olmayabilir.Ancak kendime hak diye görüyorsam oda,onlar da istiyorsa onunda olsun,onda da olsun diyebiliyorsam demek ki olumlu bencil taraftayım.    Toplu yaşamın içindeyiz.İster tek ,aileyle,evli,arkadaşla yaşayalım,apartman,müstakil ev olsun her gün toplu yaşamın içinde nefes alıp veriyoruz.Sadece kendi keyfini düşünüp,"benim tek eğlencem bu"gibi düşüncelerle kendine hak görüp diğerini düşünmeden...

Nasıl Egoist Olunur?

      Hep ben ,benim,benim dediğim,benim ihtiyaçların,benim arzularım,......gider.Bu tür kelimelerle başlayan her cümle Ego,egoistlik kokar.Baş rolde sadece biz varızdır ,sadece biz.     Hep sahip olma duygusu ,hep en olma,önde olma duygusu tanıdık geliyor mu?İstediğimiz,ihtiyaclarımız için sorun çıkarmak,etrafımızda bulunan bireyleri zorlamak ,onları hiç düşünmemek.Sadece kendi hissetmek,yasamak,sahip olmak istediklerimiz için başkalarını alet etmek,sıkmak,üzmek,kırmak,onlara empati yapmamak.     Başkalarının gözündeki görüntümüz,düşüncedine,tskdirine önem vermek.Bun benlik duygusu için sadece kendimizi düşünmek,kenfimiz için yaşamak.     Sürekli karşındakinin,etrafındakilerden istemek,almak.Senin icin yapılan iyilikleri,güzellikleri değerli bulmamak,"yapmasaydın,etmeseydin "demek.     Sürekli kendi konforunu,luksunu,rahatligini,karnini,tstmsk istediği,sahip olmak istediği şeyler için yaşamak başkasının isteklerini,ihtiyacların...

Dikkat Et, Gözlerin,Beden Dilin Seni Ele Veriyor!

     Dikkat Et!Gözlerin,Bedenin Seni Ele Veriyor! Farkında mısın?        Ne kadar dışarıda ,birileri ile birlikteyken gülücükler dağıtalım,kahkahalar atalım bunların yalan olduğu dönük ,içi gülmekten gözlerden anlaşılıyor.Kahkaha ve gülücükler kestiğinizde duranlığınız sizi hemen ele veriyor.Mış gibi yaparak kendimizi bunlarn oluşturacağı enerjiye sokmak güzel ancak sırıtıyor üzerimizde,yalan olduğu,numara düğü anlaşılıyor.Çünkü içselleştiremiyoruz.O oluşturabileceği manevi ruhani etkiyi anlayarak,algılayarak keşfetmek,deneyimlemek üzere yapmıyoruz.O nedenle yaşayamıyoruz.Kalıcı olmuyor.Kalıcı olabilmesi ya da kendimizi bu moda sokabilmemiz için anlamamız,farkına varabilmemiz önemli.Yapmış olmak için yapmak,tavsiye ediliyor diye yapmak işte o söylenen kelebek veya balayı etkisi yaratır .    Hiç farkında değiliz karşımızdakinin kişiden hoşlanmadığınızın halde gülücük atsak da karşı taraf beden dilimizden,bir bakışımızdan,ses rengimizden anlı...