Ana içeriğe atla

İnanmanın Gücünü Keşfet

İnanmanın Gücü
     Hermann Hesse Doğu Yolculuğu Romanı  İle
   "Keşke izleyeceğim yolu görebilsem! Keşke tek bir adım olsun ileri gidebilsem!"
"Sevgili Tanrım, azıcık yardım et bana!"Bu sözleri kaos, umutsuzluk, çaresizlik, karamsarlık yaşadığımız da, çözüm bulamadığımız, korktuğumuz da, güvene, cesarete motivasyona, yaşamımızı değerli kılacak, değerli hissettirecek şeye, şeylere ihtiyaç duyduğumuzda söylüyoruz değil mi? Ya kendi kendimize yüksek sesle, ya iç sesimizle ya da birilerine haykırıyoruz.Sürekli maddi zenginlik düşünen, bunun için yaşayan birileri ile kendini değerleri, yaşam amacı uğruna bir şeye, bir şeylere adayan insanlara göre sanırım bu durumu daha çok hissediyoruz.Hesap kitaplar, mantıksal nedenlerin peşinde değilde inancımızın, yüreğimizde hissettiğimiz o inancın peşinden gitmeyi tercih ediyoruz değer ve dava için yaşayanlar sanki.
   Değerli bulduğumuz şeye, şeylere hizmet etmek ruhumuzu arıtıyor, daha iyi hissediyor, umudumuz yeşeriyor daha güzel, zengin huzurlu bir yaşam ve dünya için.
  Yaşantımızda kişiliğimizdeki bazı zayıflık lardan umutsuzluğa, çaresizliğe, ardı arkası kesilmeyen kaygılara giriyoruz.Güvensizliğe kendimizi terk ediyoruz. İnandığımız, yüreğimizden kopan şeyler için Yola çıkmışken bir anda bu kapılmak  bizi sinirli, öfkeli, kavgacı, geçimsiz yapıyor. Kaos yaşatıyoruz kendimize ve etrafa. İnancı yeniden toplamaya ihtiyaç duyuyoruz.
   Bu inancı yeniden toplamayı, nasıl toplayabildiğimizi  Hermann Hesse şöyle ifade etmiş Doğu yolculuğu kitabında:"Şimdiye kadar yazdıklarımdan sonra planım üzerinde defalarca kafa yorarak zorlukların üstesinden gelmeye alıştım.Bir çözüm bulamadım, hala bir kasıla karşı karşıyayım. Ama pes etmemeye ant içtim ve bu yemini ettiğim anda, mutlu bir anı içinde güneş ışını gibi parladı. Benzer bir duyguya, diye anımsadım, şimdikine çok benzer bir duygu sefere çıktığımızda kapılmıştım:O zaman da görünüşte imkansız bir şeye kalkmış, o zaman da görünüşte karanlıkta, nereye gittiğimizi bilmeden, en ufak bir ümit beslemeden ilerlemiştik ama yine de yaptığımız şeyin gerekliliği ve anlamına olan inancımız yüreklerimizde, her gerçeklik ya da olasılıkla daha güçlü bir biçim de parlıyordu. O duygunun anısıyla yüreğim ürperdi ve bu kutsal ürperti anında her şey aydınlandı, her şey yine mümkün göründü.  Ne olursa olsun amacımı gerçekleştirmeye kararlıyım Anlatılması zor ölüme on kere, yüz kerede baştan başlamak zorunda kalsam, hep aynı çıkmaza varsam bile, her seferinde yeni baştan başlayacağım ;görüntüleri anlamlı bir bütün haline getiremezsin de, her bir görüntüyü olabilecek en büyük sadakatle tek tek kaydedeceğim. Ve bunu yaparken, bizim o büyük dönemimizin ilk temel ilkesinden günümüzde hala mümkünse eğer hiç sapmayacağım: Asla hesap kitap yapmayacak, mantıksal nedenlerin beni yanıltmasıns asla izin vermeyeceğim, İnancın sözümona gerçeklikten hep daha güçlü olduğunu bileceğim " 
    "... İnancın sözümona gerçeklikten hep daha güçlü olduğunu bileceğim." her yeni gün mattosu olsun.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendine Hak Gördüğünü Başkasına da Hak Görüyor musun?

     Bencil olmak !Bu hepinizden var.Kimse ben bencil değilim demesin.Hepimizde var bencillik.Bencillikten biri, önce ben sonra sen denen olumlu bencillik.İkincisi,sadece ben ve hiçbir zaman diğeri denmeyen olumsuz bencillik.Sanırım bu iki alanda kendimizi mutlaka göreceğiz.Hangi alanda olduğumuzu farkedeceğiz.    Herkesin kendisine şunu sormasını isterim:"ben kendim için bunu şunu istiyorum ,peki bunu en yakınlarımdan başlayıp hiç bilmediğim insanlara kadar isteyebiliyor muyum"diye.Kendimiz için her istediğimiz bir başkası için ihtiyaç,arzu,mutluluk,huzur olmayabilir.Ancak kendime hak diye görüyorsam oda,onlar da istiyorsa onunda olsun,onda da olsun diyebiliyorsam demek ki olumlu bencil taraftayım.    Toplu yaşamın içindeyiz.İster tek ,aileyle,evli,arkadaşla yaşayalım,apartman,müstakil ev olsun her gün toplu yaşamın içinde nefes alıp veriyoruz.Sadece kendi keyfini düşünüp,"benim tek eğlencem bu"gibi düşüncelerle kendine hak görüp diğerini düşünmeden...

Nasıl Egoist Olunur?

      Hep ben ,benim,benim dediğim,benim ihtiyaçların,benim arzularım,......gider.Bu tür kelimelerle başlayan her cümle Ego,egoistlik kokar.Baş rolde sadece biz varızdır ,sadece biz.     Hep sahip olma duygusu ,hep en olma,önde olma duygusu tanıdık geliyor mu?İstediğimiz,ihtiyaclarımız için sorun çıkarmak,etrafımızda bulunan bireyleri zorlamak ,onları hiç düşünmemek.Sadece kendi hissetmek,yasamak,sahip olmak istediklerimiz için başkalarını alet etmek,sıkmak,üzmek,kırmak,onlara empati yapmamak.     Başkalarının gözündeki görüntümüz,düşüncedine,tskdirine önem vermek.Bun benlik duygusu için sadece kendimizi düşünmek,kenfimiz için yaşamak.     Sürekli karşındakinin,etrafındakilerden istemek,almak.Senin icin yapılan iyilikleri,güzellikleri değerli bulmamak,"yapmasaydın,etmeseydin "demek.     Sürekli kendi konforunu,luksunu,rahatligini,karnini,tstmsk istediği,sahip olmak istediği şeyler için yaşamak başkasının isteklerini,ihtiyacların...

Dikkat Et, Gözlerin,Beden Dilin Seni Ele Veriyor!

     Dikkat Et!Gözlerin,Bedenin Seni Ele Veriyor! Farkında mısın?        Ne kadar dışarıda ,birileri ile birlikteyken gülücükler dağıtalım,kahkahalar atalım bunların yalan olduğu dönük ,içi gülmekten gözlerden anlaşılıyor.Kahkaha ve gülücükler kestiğinizde duranlığınız sizi hemen ele veriyor.Mış gibi yaparak kendimizi bunlarn oluşturacağı enerjiye sokmak güzel ancak sırıtıyor üzerimizde,yalan olduğu,numara düğü anlaşılıyor.Çünkü içselleştiremiyoruz.O oluşturabileceği manevi ruhani etkiyi anlayarak,algılayarak keşfetmek,deneyimlemek üzere yapmıyoruz.O nedenle yaşayamıyoruz.Kalıcı olmuyor.Kalıcı olabilmesi ya da kendimizi bu moda sokabilmemiz için anlamamız,farkına varabilmemiz önemli.Yapmış olmak için yapmak,tavsiye ediliyor diye yapmak işte o söylenen kelebek veya balayı etkisi yaratır .    Hiç farkında değiliz karşımızdakinin kişiden hoşlanmadığınızın halde gülücük atsak da karşı taraf beden dilimizden,bir bakışımızdan,ses rengimizden anlı...