Ana içeriğe atla

Duygusal ve Sosyal Zeka İle El Ele Yürüyerek Başarılı Olmak

   Başarı kelimesi kavram olarak bireylere gore değişir,farklılık gösterir.Herkesin başarı anlayışı kendine özeldir.
   Kimi için parasal zenginlik,kimi için iyi bir kariyer,kimi için işinde bir numara,marka olmak,kimi için iyi bir evlilik ,v.b gibi pek çok şey  için başarı tanımını kullanılır.
   Nihai anlamda başarı ne?Sıfatlarla,statülere,sahip olmalar olmadan başarı ne demek?Gelip geçici şeylerle,empoze edilenlerle,etiketlerle,ölçülerle,Bireylerin birbirlerine karşılıklı bakışları gibi kalıplara bogmadan,çerçevelemeden başarı ne demek?Başarı bir fotoğrafın fotoğraf çerçevesi içine sığdırılması gibi mi?Bu fotoğraf çerçevesi herkese özel,büyük,küçük mü?
   Başarı ,başarılı insan doğru yolda olmak mı? Peki o tanımlanan doğru yol ne? Kime,neye göre?
   En yüksek gerçek ve ahlaki değerlerle yaşayan ,hayatında olumlu örnekler geliştiren, insanlarla olan ilişkilerinde üretken olabilmek ,bunun için duygusal ve sosyal zekayı kullanmak başarıyı kucaklatır bireye.
   Kendilerini hiçbir zaman pazarlık konusu yapmayan,kanunların yaşamımızda bizi koruyan ve toplumun devamını sağlayan yasal sınırlar olduğunu bilen ve bunun önemini tartışmasız kabul eden , önemseyen bireyler başarıyı kucaklar.
    Hayatlarının sınırlarını kendileri belirleyen ve bunları vazgeçilmezi yapan ,yaşamından bu prensipleri ihlal etmeden yaşamından zevk alan ,sözlerini tutan,taahhutlerinden ödün vermeyen ,dürüst,güvenilir bireyler başarıyı yaşar.
    Ruhsal gelişime,dinginlige,sosyal ve duygusal zekaya önem veren bireyler başarıyı kucaklar.
   Başarıyı kucaklayan bireyler;esnektirler,hayatın Gerçekleriyle arkadaştırlar, davranış ve tepkilerinin sorumluluğunu alırlar.Fırsatlar karşısında heyacanlanırlar,daima ilham veren kişileri örnek ,modelleri alırlar.Yön ve misyon sahibidirler. Affetmek bilirler.Makul bir güvence ve risk anlayışları vardır.İnsanlara ve kendilerine dengeli olacak şekilde zaman ayırırlar.Sinirlerinin seviyesinin farkindadırlar  ve kontrol ederler,kendilerini hayatın duygusal akışına bırakabilirler.Üretkendirler,çözüm odaklıdırlar,insanlarla beraber ilerlemeyi bilirler.Bireyler arasında köprü inşa ederler,bağlantı kurarlar,empatik davranırlar.İnançlarını ve düşüncelerini rahat bir şekilde ifade ederler.Her zaman hazirluklidirlar,sinyalleri,sevgilerini doğru okurlar.Beden dilleri ile olumlu mesajlar iletirler,anlaşmazlıkları çözerler.
  Tüm bunları yapabilen,yaşamına katabilmiş,duygusal ve sosyal zekasıyla el ele yürüyerek başarıyı kucaklamış,başarıyı yaşayan,huzurlu,mutlu,tatmin duygusu gelişmiş,dengeyi yakalamış,basarıyı mala,statüye bağlamamış ,sürekliliği yaşayabilen bireyler olduğunu düşünüyor ve inanıyorum.
   Duygusal ve sosyal zeka her daim yaşamımızın içinde ,bunlarla el ele yürüyebilen,harika flört eden  bireyler her zaman "ben başarılıyım" diyebilecek ve kendi yaşamında başarıyı sürekli kalabilecek.Bu da huzuru,mutluluğu,tatmini,bütünselliği getirecek .
 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendine Hak Gördüğünü Başkasına da Hak Görüyor musun?

     Bencil olmak !Bu hepinizden var.Kimse ben bencil değilim demesin.Hepimizde var bencillik.Bencillikten biri, önce ben sonra sen denen olumlu bencillik.İkincisi,sadece ben ve hiçbir zaman diğeri denmeyen olumsuz bencillik.Sanırım bu iki alanda kendimizi mutlaka göreceğiz.Hangi alanda olduğumuzu farkedeceğiz.    Herkesin kendisine şunu sormasını isterim:"ben kendim için bunu şunu istiyorum ,peki bunu en yakınlarımdan başlayıp hiç bilmediğim insanlara kadar isteyebiliyor muyum"diye.Kendimiz için her istediğimiz bir başkası için ihtiyaç,arzu,mutluluk,huzur olmayabilir.Ancak kendime hak diye görüyorsam oda,onlar da istiyorsa onunda olsun,onda da olsun diyebiliyorsam demek ki olumlu bencil taraftayım.    Toplu yaşamın içindeyiz.İster tek ,aileyle,evli,arkadaşla yaşayalım,apartman,müstakil ev olsun her gün toplu yaşamın içinde nefes alıp veriyoruz.Sadece kendi keyfini düşünüp,"benim tek eğlencem bu"gibi düşüncelerle kendine hak görüp diğerini düşünmeden...

Nasıl Egoist Olunur?

      Hep ben ,benim,benim dediğim,benim ihtiyaçların,benim arzularım,......gider.Bu tür kelimelerle başlayan her cümle Ego,egoistlik kokar.Baş rolde sadece biz varızdır ,sadece biz.     Hep sahip olma duygusu ,hep en olma,önde olma duygusu tanıdık geliyor mu?İstediğimiz,ihtiyaclarımız için sorun çıkarmak,etrafımızda bulunan bireyleri zorlamak ,onları hiç düşünmemek.Sadece kendi hissetmek,yasamak,sahip olmak istediklerimiz için başkalarını alet etmek,sıkmak,üzmek,kırmak,onlara empati yapmamak.     Başkalarının gözündeki görüntümüz,düşüncedine,tskdirine önem vermek.Bun benlik duygusu için sadece kendimizi düşünmek,kenfimiz için yaşamak.     Sürekli karşındakinin,etrafındakilerden istemek,almak.Senin icin yapılan iyilikleri,güzellikleri değerli bulmamak,"yapmasaydın,etmeseydin "demek.     Sürekli kendi konforunu,luksunu,rahatligini,karnini,tstmsk istediği,sahip olmak istediği şeyler için yaşamak başkasının isteklerini,ihtiyacların...

Dikkat Et, Gözlerin,Beden Dilin Seni Ele Veriyor!

     Dikkat Et!Gözlerin,Bedenin Seni Ele Veriyor! Farkında mısın?        Ne kadar dışarıda ,birileri ile birlikteyken gülücükler dağıtalım,kahkahalar atalım bunların yalan olduğu dönük ,içi gülmekten gözlerden anlaşılıyor.Kahkaha ve gülücükler kestiğinizde duranlığınız sizi hemen ele veriyor.Mış gibi yaparak kendimizi bunlarn oluşturacağı enerjiye sokmak güzel ancak sırıtıyor üzerimizde,yalan olduğu,numara düğü anlaşılıyor.Çünkü içselleştiremiyoruz.O oluşturabileceği manevi ruhani etkiyi anlayarak,algılayarak keşfetmek,deneyimlemek üzere yapmıyoruz.O nedenle yaşayamıyoruz.Kalıcı olmuyor.Kalıcı olabilmesi ya da kendimizi bu moda sokabilmemiz için anlamamız,farkına varabilmemiz önemli.Yapmış olmak için yapmak,tavsiye ediliyor diye yapmak işte o söylenen kelebek veya balayı etkisi yaratır .    Hiç farkında değiliz karşımızdakinin kişiden hoşlanmadığınızın halde gülücük atsak da karşı taraf beden dilimizden,bir bakışımızdan,ses rengimizden anlı...