Bazen kadın erkek her birimiz içimizde bir sıkıntı hissederiz.Sıkıntıdan ,sıkılmış olmaktan içimiz içimize sığmaz.Hiç neden diye düşündük mü?ben bazen düşünürüm.Neden ara ara böyle sıkılır,sıkıntı hissederim diye.Bazen bir olay,bir tartışma bazen hiç bir neden olmaz.Ama arada olur.Bugün, beni mutlu eden bir çok şeyi yapmama rağmen öyle günlerden.Ama geçici.
Geçenlerde sıkıntı üzerine yazılmış bir felsefe kitabı okudum.O kitapta sıkıntının yer yüzünde hep olduğunu ve var olacağını ,insanın küçük harfler yerine büyük harfleri istemesinden kaynaklanır diye bahsediyor.Eldeki ile yetinmemek,fazlasını azulamak,şikayet,kavgalar,sitem ,vs.Bunlar hep sıkılmamıza,sıkıntılanmamıza sebep oluyor.Bazen ne kadar uğraşırsak uğraşalım sıkıntıyı atamayız bir türlü.Sanki o sıkıntının üzerimizden kalkması için bir peryodu varda o saatin dolması gerekir , dolmadan kalkmaz.Sanki güneşin doğma ya da batma saati gibi.
Zaman zaman peryodik olarak üzerimizde böyle negatif enerjiler geziyor ne kadar hayata olumlu ,sevgi ve şefkatle bakabilsek bile.Bu durumu kalp ritimlerimize benzetiyorum.Adrenalin salgıladığımızda nasıl enerjimiz ,soluk alış verişimiz,kalp atışımız hızlanıyorsa negatif enerjiler de aynısını kimyamızda oluşturuyor.Allah'a çok şükür üzerimizde çok uzun kalmıyorlar.
Bu durumlarda ne yapılmalı,ne yapmalıyız?Herkes kendine gelen en iyi tavrı,tutumu takınmalı,kendini en motive eden faaliyeti yapmalı.Mesela mufağa girip yemek,kek yapabilir ,spor yapılabilir,yürünebilir,kitap okunabilir,müzik dinlenebilir,inancımıza göre dua edilebilinir,ibadet yapılabilir.
Sıkıntı ve sıkıntılanmak hayatımıza şükretmeyi ve sabrı getiriyor.Bu durumun geçmesini bekliyor ,bu durumun üzerimizden kelkması için bir şeyler yapıyor ve sonunda şükredebiliyoruz.Yine her şey bizde bitiyor.Biz ne düşünürsek,nasıl tutum sergilersek o kadar kolay atlatıyoruz.Düşünce ve inanç.Her şey bizle başlayıp bizle bitiyor.Kendimize her durumda her şartta ya yol açıyoruz ya da tutsak oluyoruz.Öyle değil mi?
Yorumlar